18 Temmuz 2011 Pazartesi

Kur’ân’da Sual ve Cevaplar

Kur’ân-ı Kerim’de çeşitli sualler ve bunlara verilen çeşitli cevaplar vardır. Bunlar kendi aralarında bir tasnife tabi tutulurlarsa, 13 bölümde mütalaa edilebilir:

1) Sualin hemen akabinde cevap:  

“Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyacınızdan artanı...” (Bakara: 2/219)

2) Munfasıl cevap: Bu da iki şekilde olabilir:

a) Sualle cevabın aynı surede olması:

“Dediler ki: “Bu nasıl resul yemek yiyor, pazarlarda dolaşıyor.” (Furkan: 25/7)

“Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezenlerden başkasını göndermiş değiliz.” (Furkan: 25/20)

b) Sualle cevabın ayrı ayrı surelerde olması:

“Rahman da neymiş?” derler.” (Furkan: 25/60)

“Rahman. Kur’ân’ı öğretti. İnsanı yarattı.” (Rahman: 55/1-3)

3) Sualin cevabı muzmer (gizli) olması:

“Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’ân olsaydı...” (Ra’d: 13/31)

 Bunun cevabı gizlidir. Cevabı “O ancak yine bu Kur’ân olurdu”

4) Sualin zikrinden mücerred cevap:

“Allah imanınızı zayi edecek değildir.” (Bakara: 2/143)

Bu, kıblenin değiştirilmesinden önce Beytü’l-Mukaddes’e yönelip namaz kılanların namazları nasıl oldu? Sualinin cevabı olmaktadır.

5) Bir suale iki cevap:

“Ve dediler ki: “Bu Kur’ân, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?” (Zuhruf: 43/31)

Bu sualin iki cevabı vardır:

a) “Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?” (Zuhruf: 43/32)

b) “Rabbin dilediğini yaratır ve seçer.” (Kasas: 28/68)

6) İki suale bir cevap:

“Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf ve Rahim olmasaydı!?” (Nur: 24/20) 

Bu iki sualin cevabı ifk hadisesidir.

7) Mahzuf cevab:

“Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü amel kendisine süslü ve çekici gösterilmiş ve kendi hevalarına uyan kimseler gibi midir?” (Muhammed: 47/14)

Bu kimsenin hali, dünya hayatını tezyin eden kimsenin hali gibidir, şeklinde mahzuf bir cevabı vardır.

8) Cevap, suale muttasıf olmayan bir fasla raci olur.

“İbrahim de hani kavmine demişti ki: “Allah’a kulluk edin ve O’ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Ankebut: 29/16)

“Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: “Onu öldürün ya da yakın!” demek oldu.” (Ankebut: 29/24)  

9) Kelamın zımnında olan cevap:

“Sad, zikir dolu Kur’ân’a andolsun; Hayır; o inkâr edenler bir gurur ve parçalanma içindedirler. Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryat ettiler; ancak kurtulma zamanı değildi. İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kâfirler dedi ki: “Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.” (Sad: 38/1-4)

Kâfirler Resulullah’ın hak bir resul olmadığını zannetmişlerdi. Bu ayetler ise, yeminle tehdidli olarak Rasulullah’ın risaletinin doğruluğunu teyid etmektedir.

10) Kelamın nihayetinde olan cevap:

“Diyecekler ki: “Üçtüler, onların dördüncüsü köpekleridir...” (Kehf: 18/22)

“De ki: “Rabbim onların sayısını daha iyi bilir.” (Kehf: 18/22) 

11) Suale mütedahil olmuş cevap:

“Onlara doğru yönelerek: “Neyi kaybettiniz?” dediler. Dediler ki: “Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu getirirse...” (Yusuf: 12/71-72)

12) Vakte mevkuf cevap:

“Rabbiniz dedi ki: “Bana dua ediniz ki size icabet edeyim.” (Mü’min: 40/60)

Sahabe, duanın icabet zamanını Rasulullah’a sordular. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:

“Kullarım sana benden sorarlarsa, ben onlara yakınım, dua ettikleri zaman dualarına karşılık veririm, o halde bana icabet etsinler, bana iman etsinler, umulur ki doğru yolu bulurlar.” (Bakara: 2/186)

13) Nehiy cevabı:

“Ey Nebi’nin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.” (Ahzab: 33/32)”  

KAYNAK:
İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

13 başlığa ayrılmış fakat başlıkları tanımlayıp ondan sonra ayetlerden örnek vermesi daha güzel olurdu