13 Şubat 2024 Salı

KUR’ÂN-I KERİM’E DÂİR

"Kur'ân; insanoğlunun kıymet ve değeri ölçüsünde, onun, kalp-rûh-akıl ve cismaniyetini nazar-ı itibâra alarak Yüksekler Yükseğinden nüzul ile insanlık ufkunda tulû' etmiş, en mükemmel mesajlarıyla İlâhî Kanunlar mecmuasıdır.

Bugün takriben bir milyar insanın tâbi olduğu Kur'ân, ebedî ve değişmeyen İlâhî prensipleriyle, topyekün beşerin mutluluğunun ve o mutluluğa ulaştıran en kestirme, en aydınlık yolun göstericisi olarak eşi benzeri bulunmayan biricik kitaptır."

15 Kasım 2011 Salı

TEFSİR – TE’VİL-2-

Tefsir Çeşitleri
Tefsirciler, öteden beri tefsir çeşitlerini genellikle “rivâyet tefsiri” ve “dirâyet tefsiri” olmak üzere iki ana bölümde ele almışlardır. Bunlardan birincisi Kur’ân-ı Kerim’in, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın sünneti, sahâbe ve tâbiûn sözlerine dayanan tefsirdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsire “rivâyet tefsiri” denildiği gibi, “nakli tefsir” veya “me’sûr tefsir” de denilir. Rivâyet tefsiri kaynakları bize âyetin manalarını, kıraât vecihlerini, muhkem ve müteşabih olanlarını, nüzûl sebeplerini, nâsih ve mensûhunu bildirir. Bu kaynaklar, aynı zamanda bize geçmiş ümmetler ve onlarla ilgili âyetler hakkında bilgi verir. Bu tür kaynaklar daha ziyade tefsir, siyer, magâzi ve târih kitaplarında bulunabilir.
.”(3) İlk tefsir yazanın Mukâtil b. Süleyman olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.

22 Temmuz 2011 Cuma

TEFSİR – TE’VİL-1-


Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım. (Furkan, 25/33)


“Tefsir, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) bazı âyetleri açıklaması ile başlamış ve bu bakımdan Peygamberimiz (s.a.s) Kur’ân’ın ilk müfessiri olma şerefini kazanmıştır.”

“Tefsir: Sözlükte "fesr" kökünden gelmekte olup, örtülü olan bir şeyin üstünü açmak demektir.

Tefsir öğrenmek, yüce Allah'ın şu buyruğu dolayısıyla vacip (farz)dır.

"(Bu) âyetlerini düşünsünler, tam akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz hayır ve bereketi bol bir kitaptır." (Sâd, 38/29)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Kur’ân’da Sual ve Cevaplar

Kur’ân-ı Kerim’de çeşitli sualler ve bunlara verilen çeşitli cevaplar vardır. Bunlar kendi aralarında bir tasnife tabi tutulurlarsa, 13 bölümde mütalaa edilebilir:

1) Sualin hemen akabinde cevap:  

“Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: “İhtiyacınızdan artanı...” (Bakara: 2/219)

2) Munfasıl cevap: Bu da iki şekilde olabilir:

a) Sualle cevabın aynı surede olması:

12 Temmuz 2011 Salı

Cedelü'l-Kur'ân (Kur'ân'ın Tartışma Yöntemi)

İslâm düşünce tarihi boyunca Kur'ân-ı Kerîm'in tartışma yöntemlerini konu alan "Cedelü'l-Kur'ân" adlı bir ilim dalı teşekkül etmiş ve bu alanda çeşitli eserler kaleme alınmıştır.”


Cedel: Sert münakaşa, tartışma, nizâ, sözlü kavga. Terim olarak ise şöyle tarif edilir: "Meşhûr olan veya doğruluğu herkesce kabul edilen şeylerden yapılan kıyastır." Bir de dilimizde bu anlamda kullanılan cidâl; mücâdele vardır. İki kısma ayrılır..

a) Hakkı desteklemek ve ortaya çıkarmak için yapılan mücadele. Bu, caizdir. Zira peygamberlerin metodudur. Allah'u Teâlâ Peygamberimiz (s.a.s.)'e hitaben: "Ey Muhammed! Rabbi'nin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. " (en-Nahl, 16/125) buyurmuştur.

3 Temmuz 2011 Pazar

Âyetler ve Sureler Arasındaki uygunluk (Tenasubi'l-Ay Ve's-Süver)

Tenasubi'l-Âyât: Tenasüp, lügatte mukârebet, yakınlık, uygunluk ve benzerlik anlamındadır. Tenâsubi'l-âyât ise ayetler arasındaki uyum ve ahengi inceleyen bir ilimdir. 

Tenâsubi's-Suver: Surelerin birbirleriyle aralarındaki uyum ve ahengi inceleyen bir ilimdir.

"Münâsebet" sözlükte yakınlık ve benzerlik anlamını ifade etmektedir. Terim olarak ise: "Birbirini takip eden kelime ve cümleler veya ardarda anlatılan hâdiseler arasındaki irtibat ve ilişki" demektir. Bu yüzdendir ki ez-Zerkeşî, münasebeti, arzedildiği zaman akıl tarafından mâkul karşılanan bir iş olarak tanımlamıştır. Buna göre "münâsebet" ilmi konu itibariyle kelime veya cümleler arasındaki anlam benzerliğini, irtibat ve insicamı, bir usûl terimi olarak "münâsebâtu'l-Kur'ân" da âyet ve sûreler arasındaki mana ilişkisini ortaya koymaktadır.”

26 Haziran 2011 Pazar

Havâssü'l-Kur'ân

“Esmâ-i hüsnâ île bazı sûre ve âyetlerin dileklerin kabulündeki tesirlerini ifade eden bir tabir ve bu konuda yazılan eserlerin ortak adı.”

Bu ilim, Kur'ân-ı Kerim’in bazı âyet ve sûrelerinin hususiyetlerinden bahseder.
Kur'ân’daki birçok sûre ve âyetlerin özelliklerine dair hadisler ve büyüklerin sözleri mevcuttur. Bunların okunmasıyla müsbet neticeler elde edildiği tecrübelerle sâbittir.”
        
Havas kelimesi, "bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan hal, kuvvet, tesir, özellik" gibi anlamlara gelen hâssanın çoğuludur. Havâssü'l-Kur'ân terkibi Kur'ân'dan bazı kelime, âyet ve sûrelerin belli bir tertibe göre okunması veya yazılması halinde niyet ve maksada uygun sonuçlar veren tesir ve özelliklerinden bahseden bir disiplini ve bunun literatürünü ifade eder.

20 Haziran 2011 Pazartesi

Halku'l-Kur'ân

“Halku'l-Kur'ân; Kur'ân'ın yaratılmış olması anlamında bir terkip olup, terim olarak, Kur'ân-ı Kerîm'in Cenâb-ı Hakk'ın ezelî ilmine mi dayandığı, yoksa sonradan mı yaratıldığı konusunda Hicrî 1. asırda çıkan fikir cereyanını ifade eder. Konu Allah'ın kelâm sıfatıyla yakından ilgilidir.”

Halku'l-Kur'ân tabiri Kur'ân'da yer al­madığı gibi "halk" kelimesi Kur'ân'da di­ğer isimlerinden herhangi biriyle de ter­kip halinde kullanılmamıştır. Erken devir hadis kaynaklarında da bu tabire rast­lanmamakta ve Hz. Peygamber'in konu­ya dair herhangi bir açıklamada bulun­duğu nakledilmemektedir. (...) Halku'l-Kur'ân meselesinin kelâm ilminin teşekkül et­meye başlamasından itibaren itikadı tar­tışmalara konu olması rivayetlerin metin açısından da sahih olma ihtimalini zayıf­latmaktadır.”

16 Haziran 2011 Perşembe

Fedâilü'l-Kur'ân

Kur’ân ilimlerinden birisi de Fedâilü’l-Kur’ân (Kur’ân’ın faziletleri) ilmidir. Bu konuya dair sahih hadis kitapları içinde ayrı bölümler tahsis edildiği gibi, tefsir kitaplarında da bazen müstakil başlıklar altında, bazen da yeri geldikçe bu konuyla ilgili rivayetlere yer verilir. Ayrıca bu ilme dair müstakil eserler de yazılmıştır. Bu eserlerde genellikle Kur’ân’ın faziletlerinden bahseden hadisler kaydedilir. Ayrıca Kur’ân’la ilgili âyetlere ve büyüklerin sözlerine de yer verilir.”

“Kur’ân’ın faziletine ait haberleri iki kısımda mütalaa edebiliriz:

1) Kur’ân’ın bütününün faziletine ait hadisler:

a) Osman’dan (r.a.) Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

10 Haziran 2011 Cuma

İ'RÂBÜ'L-KUR'ÂN

“Kur'an âyetlerini cümle yapısı yönünden inceleyen ilim dalı ve bu alanda yazılan eserlerin ortak adı. Sözlükte "bir şeyin aslını ve hakikatini ortaya çıkarmak, açıklamak" anlamına gelen i'râb kelimesi terim olarak "Arap dilinin söz dizimini ince­lemek" demektir.”

Bu ilimde, Kur’ân’ın kelimelerinin, cümle içinde bulundukları yere göre, gramer (dilbilgisi) yönünden durumları incelenir (fiil, fâil, meful=yüklem, özne tümleç vb.) tahlili yapılır. Bu şekilde Kur’ân’ın doğru olarak anlaşılmasına yardımcı olunur.

Kur’ân’ı anlamak isteyen bir kimsenin, kelimelerin sıgasına, bulundukları yerde ne olduğuna bakması; meselâ o kelime mübteda mıdır, haber midir, fail midir, meful müdür… diye dikkat etmesi gerekir.”