15 Kasım 2011 Salı

TEFSİR – TE’VİL-2-

Tefsir Çeşitleri
Tefsirciler, öteden beri tefsir çeşitlerini genellikle “rivâyet tefsiri” ve “dirâyet tefsiri” olmak üzere iki ana bölümde ele almışlardır. Bunlardan birincisi Kur’ân-ı Kerim’in, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın sünneti, sahâbe ve tâbiûn sözlerine dayanan tefsirdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsire “rivâyet tefsiri” denildiği gibi, “nakli tefsir” veya “me’sûr tefsir” de denilir. Rivâyet tefsiri kaynakları bize âyetin manalarını, kıraât vecihlerini, muhkem ve müteşabih olanlarını, nüzûl sebeplerini, nâsih ve mensûhunu bildirir. Bu kaynaklar, aynı zamanda bize geçmiş ümmetler ve onlarla ilgili âyetler hakkında bilgi verir. Bu tür kaynaklar daha ziyade tefsir, siyer, magâzi ve târih kitaplarında bulunabilir.
.”(3) İlk tefsir yazanın Mukâtil b. Süleyman olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.


Gerçi ilk müfessir olarak Ali b. Ebi Talha (r.a) ismine de yer verilmektedir. Ancak Ali b. Ebi Talha (r.a)’ya nisbet edilen tefsir sahifesi, Kur’ân’ın bazı ayetleriyle ilgili İbn Abbâs’tan nakledilen birtakım rivayetlerden ibarettir. Yani tam tefsir değildir.
Bu arada en eski matbu Kur’ân tefsirinin de Süfyân’üs-Sevri’nin olduğu bilinmektedir.

İlk Müfessir

Dirâyet tefsiri ise; Arap dili ve edebiyâtı, dinî ve felsefî ilimler ile çeşitli müspet ilimlere dayanan tefsirdir. Bu usûl ile yapılan tefsire de “dirâyet tefsiri” veya “rey ile tefsir” ya da “ma’kûl tefsir” denir.”

Farklı Anlayışların Şekillendirdiği Tefsir UsulleriMüfessirlerin Kur’ân’ın farklı yönlerini dikkate almaları değişik tefsir anlayışlarının oluşmasına zemin hazırladı. Asırların geçmesine rağmen ortak kaygılara ve müşterek yönelişlere sahip tefsir tarzları hep aynı kaldı.
Farklı tefsir anlayışlarının oluşum ve istikrarında müfessirlerin meslekleri belirleyici oldu. Hadisle uğraşanlar Rivayet, Akli ilimlerde mahir olanlar ictihat, sufi eğilimlere sahip olanlar işari Tefsire, fakihler de Ahkâma ağırlık verdi. Tabi bunu yaparken benimsedikleri mezheplerin kriterlerini desteklemeyi de ihmal etmediler. Bu çerçevede Ehl-i Sünnet, âyetlerle alakalı rivayetlere ve zahir anlama sıkı sıkıya bağlı kalırken Şia ve Mu’tezile başta olmak üzere topyekün ehl-i dalalet lafzın müsaade etmediği tefsirlere tevessül etti.

Yakın Dönem Tefsir Usulleri
Yakın döneme kadar müfessirlerin Kur’ân anlayışları mevcut üç usul çerçevesinde cereyan etmiştir. Fakat modern zamana gelindiğinde malum tefsir tarzları aşılarak, müsteşriklerin geliştirdiği mantık örgüsününde etkisiyle yeni tefsir yaklaşımları benimsenmiştir. Benimsenen yeni tefsir tarzları İslam geleneğinin usul ve tefsiriyle çelişince, meşruiyet problemi yaşanmış, modernist tefsirciler Ulum-u Kur’ân’a dair yazılan eserleri ve bu eserler dikkate alınarak telif edilen tefsirleri farklı açılardan eleştiri konusu yaparak kendilerine yol açmaya çalışmışlardır.
Kur’ân’ı Murâd-ı İlâhî çerçevesinde anlayan âlimler bir âyeti tefsir ederken önce Kur’ân’a, sonra Sünnet’e ardından sahabenin sözüne müracaat ettiler. Sahabeye öğrencilik yapmaları hasebiyle tabiinin tefsirini de dikkate aldılar.
Tefsirdeki klasik sistemin terk edilmesi çok yönlü bir rekabete zemin hazırladı. Kimin neye dayanarak konuştuğu, niçin ret ya da kabul ettiği somut verilerini kaybetti.
Tefsir ilmi özellikle ilk üç kuşak itibariyle bir birine merbut küpler gibidirler. Birinin devre dışı bırakılmasıyla bütün sistem alt üst olur.

Kur’ân Tefsirinin Kaynakları

Kur’ân tefsirinde aşağıdaki kaynaklara başvurulur:
A- Yüce Allah'ın kelamı. Çünkü Kur’ân, Kur’ân ile tefsir edilir. Zira onu indiren Allah'tır ve Kur’ân ile neyi murad ettiğini en iyi o bilir.
B- Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem'in sözleri. Kur’ân-ı Kerim sünnet ile de tefsir edilir.
C- Ashab Radıyallahu anhum'un -özellikle de aralarında tefsiri bilen ve ona itina göstermiş olanların- sözleriyle tefsir etmek.
D- Ashab-ı Kiram Radıyallahu anh'dan tefsir öğrenmeye itina ve gayret göstermiş tabiînin sözleriyle tefsir etmek.
E- İfadelerin siyâkına (akışına) göre kelimelerin gerektirdiği şer'î ve lugavî manalara göre tefsir etmek



DEVAM EDECEK...



Müfessirin Bilmesi Gereken İlimler
"İslâm Âlimleri, her önüne gelenin tefsir yapamayacağını, tefsir yapmak isteyen bir kimsenin mutlaka bilmesi gereken ilimler olduğunu, bu ilimleri bilmeden Kur'ân'ı, kendi re'y ve içtihadıyla tefsir yapmanın câiz olmadığını beyân etmişlerdir. Re'y ile tefsir yapacak kişilerin bilmesi gereken ilimleri şöylece sıralayabiliriz: Arapça (Sarf ve Nahiv), Belagat ilmi (Meânî, Beyân, Bedî'), Kırâat ilmi, Kelâm ilmi, Fıkıh ve Fıkıh Usûlü ilmi, Kur'ân ilimleri. (Esbâb-ı nüzûl, nâsih-mensûh, muhkem-müteşâbih vb.), Hadîs ilmi, Vehbî ilim (ilmine göre amel edenlere Allah tarafından verilen husûsî bir bilgi), Sosyoloji, Psikoloji, Astronomi, Fizik, Kimya, Tıp, Tarih vb. ilimler. İşte bu bilgilere sahip olan kimse Kur'ân-ı Kerim'i tefsir edebilir."

Cündüb (ra)’dan: [Allah Resûlü (sav) buyurdular ki:] “Kim Allah’ın Kitâbını (kendi görüşüyle) tefsir ederse, isabet etse (bile) hata etmiş sayılır.”Rezîn şunu ilâve etti: “Kendi görüşüyle (tefsir edip) hata ederse küfre girmiş olur.” “İbn Abbasdan rivayet edildiğine göre, o tefsiri dörde ayırmaktadır. 1) kimsenin bilmekten müstağni olmadığı tefsir, 2) Arab dilini bilmekle mümkün olan tefsir, 3) ilimde rusûh sâhibi olanların bileceği tefsir 4) Allahtan başka kimsenin bilmesine imkân olmayan tefsirlerdir.”

2 yorum:

Suheyb dedi ki...

Burada bitiyor mu Kur'an ilimleri? Devamı var mıdır? Bu web sitenizi bir adet PDF yapmak niyetindeyim. İzin verir misiniz?

Suheyb dedi ki...

Bu arada pek tabii ki bu bilgileri bir araya getirdiğiniz için Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim.