22 Temmuz 2011 Cuma

TEFSİR – TE’VİL-1-


Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım. (Furkan, 25/33)


“Tefsir, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) bazı âyetleri açıklaması ile başlamış ve bu bakımdan Peygamberimiz (s.a.s) Kur’ân’ın ilk müfessiri olma şerefini kazanmıştır.”

“Tefsir: Sözlükte "fesr" kökünden gelmekte olup, örtülü olan bir şeyin üstünü açmak demektir.

Tefsir öğrenmek, yüce Allah'ın şu buyruğu dolayısıyla vacip (farz)dır.

"(Bu) âyetlerini düşünsünler, tam akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz hayır ve bereketi bol bir kitaptır." (Sâd, 38/29)
"Onlar Kur’ân'ı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?" (Muhammed, 47/24)

“Tefsir ilmi şöyle tarif edilmiştir: Tefsir öyle bir ilimdir ki, onda Kur’ân lafızlarının telaffuz şeklinden, delalet ettikleri mânâlardan, yalnız başına ve cümle içinde kullanıldıklarında kelimelerden çıkan hükümlerden ve cümle içinde kullanıldıklarında delalet ettikleri mânâlar ile bunları tamamlayan diğer hususlardan bahsedilir.

Te’vîl ise “evl” maddesinden yapılmış tef’îl ölçüsünde bir masdardır. Râğıb el-Isfehânî Müfredât’ında bunu şöyle açıklar: aslına dönmek mânâsına gelir. Te’vîl de bir şeyi ilmî açıdan veya fiili açıdan (gerçekten) kendisinden kasdolunan maksada (mânâya) geri götürmektir. İlmî açıdan “Oysa bunların açıklamasını sadece Allah bilir.” (Âl-i İmrân, 3/7) âyetinde olduğu gibi. Fiili açıdan daOnlar, kitabın vaad ettiği akibetten başka bir şey mi beklerler?” (A’raf, 7/53) âyetindeki gibidir.”

“Te’vil, müteşabihlerdeki kesin manâların Allah’ın ilmine havalesi, yani kaynağına döndürülmesi demektir. Kelime olarak Türkçe’de “yorum” sözcüğüyle de karşılanmaktadır ki, “kalblerinde eğrilik” olup da insanları doğrudan uzaklaştırmak isteyenler veya nefislerine uyup Kur’ân’ı da kendilerine uydurmak isteyenler, onu keyiflerince te’vil etmek, yorumlamak, yani “Allah’ın bundan kasdettiği manâ budur.” diye kestirip atmak isterler. Buna bir bakıma “rey tefsiri” de denmektedir ki, bu manâ ve türdeki rey tefsiri, hadis-i şeriflerde şiddetle yasaklanmıştır.”

Fethullah Gülen Hocaefendi ise te’vil’in tarifini şu şekilde açıklıyor:
“Te’vil; “Bir söz, bir tavır ve bir davranışı, bunların muhtemel bulunduğu manalardan birine hamletme veya çevirme anlamına gelmektedir. Vâkıa bazıları te’vile, ifade ve davranışların aklın zahirine muhalif şekilde yorumlanması da demişlerdir ki, buna görülüp duyulan bir şeyi akla ilk gelenden başka ve hemen anlaşılmayan ma’kulâtla yorum demek de mümkündür… Te’vil, herhangi bir lafzın muhtemel bulunduğu manalardan birinin tercih edilip öne çıkarılması demektir. Bu itibarla da uzak-yakın lafzın muhtemel bulunmadığı manayı/manaları “tefsir” ve “te’vil” deyip ortaya koymak yanlıştır.”

Istılahta ise tefsir; bu ilmin ismi olması itibariyledir ki, çoğunlukla tefsir ile te’vil eşanlamlı kullanılır.”

Tefsir ve Te'vilin Tanımları

1- Tefsir te'vilden daha geneldir.
2- Tefsirin sahası daha çok rivayet üzerine, te'vilin ise dirayet üzerinedir.
ez-Zerkeşi'ye göre te'vil ilahi kitaplarda; tefsir ise hem ilahi kitaplarda hem de onların dışındakilerde söz konusu olur.(ez-Zerkeşî, age, 2/149)... Çünkü yardımcı, destekleyici, koruyucu veya işlerini tevelli eden anlamında olması muhtemeldir. (Bakara, 2/257)

“Kur'ân ilimlerinin en önemlisi tefsir olup, diğer ilimler onun yardımcısı gibidir; çünkü tefsir, Kur'ân'ı anlamaya ve açıklamaya yönelik faaliyetler bütünüdür. Kur'ân anlaşılmadıkça uygulanamaz, uygulanamadıkça da -İslâm'a göre insanların yaratılış sebebi olan- Allah'a kulluk, O'nun rızasına uygun bir hayat gerçekleşemez.

Fıkıh Usûlü âlimlerine göre te'vil, "Bunu gerektiren bir delil bulunduğu için sözü, öncelikli (râcih) mânâsında değil de, ikinci derecede akla gelen mânâsında almak, böyle anlamak ve yorumlamak"tır. Bu tarife göre te'vil eden, hem lâfzın ikinci mânâya da geldiğini açıklamak, hem de bu mânâyı tercih etmesinin sebep ve delilini bildirmek durumundadır. Vahyedilen lâfzın mânâ ve maksadını belirlemeye yönelik faaliyet olarak tefsir ile te'vil arasındaki fark üzerinde çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Bu iki kelimeyi eş anlamlı (müterâdif) olarak değerlendiren ve kullanan âlimlere mukabil, İmam Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944) gibi farklı mânâlarda alanlar ve tanımlayanlar da vardır. İmam Mâtürîdî'ye göre tefsir, "Allah'ın kelâmından muradının ne olduğunu kesin olarak belirlemek, Allah bunu murat ve kastetmiştir diye O'nun adına söz söylemektir, şahitlik etmektir." Te'vil ise, "kesin açıklama ve şahitlik söz konusu olmaksızın kelâmın, muhtemel mânâlarından birini tercih etmektir".“

"Türkçede tefsir, "yorum ve Kur'ân tefsirine dâir yazılmış kitap" mânâlarında kullanılmaktadır. Ayrıca Arapçada "şerh" kelimesiyle eş anlamlı olarak "ilmî ve felsefî eserleri izah etmek" mânâsında da kullanılmıştır."

“Kur’ân’ın sadece lâfız ve kompozisyon özellikleri ve bunların manâya kattığı zenginlik açısından yapılacak iyi bir tefsiri, onbinlerce sayfa tutabilir. Sadece Bediüzzaman’ın Kur’ân’ın ilk 3,5-4 sayfası için bu şekilde yaptığı icmalî (özet) bir tefsir olan İşârâtü’l-İ’câz 200 sayfanın üstündedir.”

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok: